Bu Blogda Ara

17 Ağustos 2010 Salı

kurşun askerin gerçekleşen düşüşü

bir dürtülmeyle uyandı genç adam .''nöbetçiler hazır'' diyordu onu uyandıran bedenin sesi.bir düşün ortasındaydı.usulca sıyırdı hantal bedenini battaniyelerin altından.gerindi,gözlerini sildi.etrafa bakındı,irkildi.''tanrım'' dedi,''daha bitmedi'' bir başka düşün ortasında buldu kendini.sürgit bir düş.düşündü,bir yandan doğduğunda ona verilen giysileri giymeye çalışırken.hummalı bir titremeyle tekrar irkildi.''benim'' dedi ,''benim...'' gerisini diyemedi.kendisine doğduğunda verilmiş olan ve ayaklarının bir uzantısıymış gibi sahiplendiği kaba hantal ayakkabılarını giydikten sonra aynı titreme ile irkildi.iki katlı yatağının alt katına oturdu.başını iki ellerinin arasına koydu.dirseklerini dizine yasladı.''benim bundan önce bir yaşamım vardı'' diyerek yarım kalan tümcesini tamamladı.rahatladı.doğum sonrası ,doğrulanana bakılmaksızın sancılardan kurtulmanın verdiği rahatlığa benzer bir rahatlık bu.bir kaç saniye sürdü.birden dudakları dururken yanağına veda öpücüğü kondurulmuş kırgın aşık edasıyla yıkıldı yatağa.biraz önce onu rahatlatan keşfi,şimdi ona acı veriyordu.nasıldı bu yaşam diye düşünmeye başladı.hayır düşünmüyordu.bir kör uçuştu bu.acısı artıyordu.biraz önceki sesin bedeni ona sert adımlarla yaklaşıyordu.hadisene adamlar bekliyor.usulca bir tamam çıktı beyninin ilgilenmediği dudaklarının arasından.hiç bir şey anımsamıyordu bundan önceki yaşamına ilişkin.küçük siyah bir buluttan başka.bilinçsizce ayağa kalktı diğerlerinin yanına gitti.kopya çeken gözlerle baktı diğerlerine.yuvarlak ve çelikten yapılmış bir başlığı aldı.başına geçirdi .insan öldürmeye yarayan ve incelikle yapılmasına rağmen soğukluğu ortalığı kaplayan aleti omzuna astı.diğerleriyle birlikte merdivenleri indi.bir istasyona gidildi.diğerleri omuzlarındaki aletleri için yapılmış küçük metal parçalarını alıp,onları aletin içine yerleştirirken,bir köşede bekledi.elleri arkadan bağlıydı.bir aynanın karşısında bekliyordu oda buharlıydı.aynada yüzünü aradı bulamadı.''tamam'' dedi rütbeleri omzunda olan kişi''götür.'' diğerleri yürümeye başladı.o da.yol boyunca hiçbir şey konuşmadı diğerleriyle.ilk noktaya gelindi.noktadan bir ses'' dur kimdir o?'' diye bağırdı.diğerlerinden biri ''hadi uzatmayalım.değişelim şu nöbeti dedi.iki kişi iki kişiyle yer değiştirdi.diğerleri yerini artık yeni diğerlerine bırakmıştı.yeni diğerlerini ilk çıktıkları yere geri götürdü.aynı istasyona uğrandı.küçük metal parçalar teslim edildi.sonra yukarı çıkıldı.yeni diğerleri üzerlerindeki savaş gereçlerini bıraktı.o aşağı indi.noktaları kontrol etmesi emredilmişti ona.yola koyuldu.gecenin karanlığını yırtan tek ses hırıltılı nefesleriydi.bir tek sözcük,bir tek resim ,bir tek imge bile anımsamıyordu önceki yaşamından.küçük kara buluttan başka.ayakları onu ilk noktaya götürüyordu.sancısı artmıştı.bütün bedeni sancıyordu sanki.ayna buharlanıyordu.buharlandıkça uzaklaşıyordu ondan.yağmur yağmaya başlamıştı.başındaki çelik başlığa vuran yağmur damlaları,hırıltılı vücudunda taşıdığı tek ağırlık,geçmişini hatırlayamamanın verdiği acıydı.bu acıyı daha da büyüten büyük bir acı duydu midesinde.yere eğildi. iki elini yerdeki su birikintisine soktu.yüzüne doğru götürdü onları ve dokundu yüzüne.ellerini ve yüzünü bir yangı kapladı.ayna gözünün önüne geldi.buğu biraz olsun aralanmış,küçük siyah bulut yeniden belirmişti.ayağa kalktı yürümeye başladı.bu sefer daha hızlıydı adımları.bir yara yetişecekmiş ya da bir yerden kaçar gibi.yağmur kesilmişti. sadece hırıltıları eşlik ediyordu artık ona.birden başındaki çelik başlığı çıkarıp fırlattı.tiz bir metal sesi yankılandı gecede.buğu biraz daha kalkmıştı.küçük,siyah bulutun, tel tel olduğunu gördü.sonra üzerindeki kalın giysiyi çıkarıp fırlattı.yüzündeki çamurlu su vücudunun ısısıyla kurumaya başlamıştı.eğilerek vücudunun bir parçasıymış gibi sahiplendiği kaba,hantal ayakkabıları çıkarttı.fırlattı.gecenin içinde kayboldular.pantolonunu çıkarttı, yalın ayak yürürken.buğu yavaş yavaş yok oluyordu.bir ses''dur kimdir o?'' diye haykırdı.duymadı.hızla yürürken gömleğini çıkarttı , attı.donunu ve atletini de.yüzündeki çamur iyice kurudu,kurudukça gerildi yüzü.bulut gözlerinin önünden gitmiyordu.gerilen yüzü yanıyordu.bulut tel tel dalgalanıyordu.biraz önceki ses iki kez tekrarladı aynı sözleri.ellerini usulca yüzüne götürdü.ses''dur yoksa...'' dedi.yanındaki ses ''hadisene'' dedi ''hadisene görmüyor musun...''.elleri yüzüne dokunduğunda '' benim sakallarım vardı'' diye haykırdı.''şiir,şarap,aşk'' diyemedi.aynı anda üç kocaman ışık, üç korkunç ses yırttı gecenin karanlığını ortadan.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder